Hoşgeldin insan!

Bu blog yüksek topuklu kadınların topuklarından taviz vermeden her konuya ilgi duyabileceklerini ve özgürce yaşayabileceklerini göstermeye meyil etmektedir. En azından başlangıç olarak kendi eğlencem için ve sevdiğim/sevmediğim hakkında düşündüklerimi vs. aktarmaya yönelik açılmış bir blogdur. Yine de birilerini, bir şeyleri etkilerse ne mutlu...

24 Mayıs 2012 Perşembe

One Love / One Life Combo Menü

   Sizlere Efes Pilsen One Love Festival 2010 ve 2011'i combo menü yaparak yazacağım. Tabii, üzerinden uzunca zaman ve pek çok etkinlik geçtiği için biraz eksik olabilir hatıralarım. Gönül isterdi ki vakitlice yazmış ve de eksik yer bırakmamış olayım ama olmadı. Açıkçası benim için One Love 2010 daha dolu dolu geçti çünkü ekibim iyiydi. "Festivale geldik, dinlemedik konser, oynamadık oyun, incelenmedik stand bırakmayacağız o halde!" diyen bir ekibim vardı. Dolayısıyla dinledik, oynadık, inceledik, dans ettik ve çok eğlendik. 2011'de her gün ayrı bir ekibim vardı ve kıyasla ilk günkü ekibim daha çok "Ohh, çimlere yayılalım, konseri dinleyip n'apıcaz?" tadında olduğundan ve ben iletişim kaynaklarımda sıkıntı yaşadığımdan ilk günle ilgili pek bir fikrim yok ama Nneka dinledim, tarot falı baktırdım festival alanında, kendi içimizde eğlendik, döndük. İkinci günkü ekibimse erken gitmeyi reddeden ama konserleri kaçırmak istemeyen ve standları incelemekten yorulmayan bir ekip olduğundan, ilk güne nazaran festival alanındaki aktivitelere daha fazla vakıf oldum diyebilirim. Sanırım bu kadar giriş yeter, artık festivalde neler olduğundan bahsedebiliriz.

One Love Festival 2010

   2010'daki festival o kadar tatlıydı ki; etrafta bir Woodstock havası vardı. İnsanlar, çiçek çocuklar gibiydi. Renkli, bohem kıyafetler... Mesela kızlar, tiril tiril elbiselerini giymişler, saçlarına alınlarından dönen saç bantlarını takmışlar ve bunları o kadar güzel kombinlemişlerdi ki kendinizi Woodstock'da zannedebilirdiniz. Kimileri puflara yayılmış, kimileri konser alanlarında çimlere yayılmış, bir sonraki konseri bekliyor, kimileri standlarda oyunlar oynuyordu. Tam bir festival yani... Düşünüyorum da, o ne muhteşem bir festivaldi?? Sophie-Ellis Bextor vardı mesela, en şirin halleriyle. Groove Armada, "fashionable" olmaktan ölecek olan Fischerspooners, dj-vokal gruplarından Ting Tings vardı, örnek olarak. Ahh, Istanbul Sessions vardı tabii ki. Ve daha fazlası...

   Bunun dışında, etkinlik alanı çok güzel düzenlemişti. İki ayrı sahne vardı ve bu iki sahne birbirini etkilemeden müziklerine, eğlencelerine devam ediyordu. Yemek bölümü ayrı bir alandaydı. Etkinlikten kopmuyordunuz ama mola da verebiliyordunuz. Çeşit çeşit yemekler hemen hemen aynı fiyata satılıyor (bu noktada belirtmek isterim ki, yemek fiyatları öyle ucuz falan değil ama bu da festivallerin genel sıkıntısı). Çok tatlı bir Bomonti standı da vardı.  "Müzik için Efes" rozetleri vardı, her birinin üzerinde birbirinden tatlı yazılar vardı. Mesela "blog yazar", "tarz sahibi", "çimlerde yatar", "iyi müzik dinler" vs. 

 One Love Festival 2011

Geldik çok da bilgi veremeyeceğim seneye. Evet, güzeldi, eğlenceliydi. Burası kesin. Daha önce de belirttiğim gibi ilk gün nerde ne vardı, kim nerede hangi şarkıyı söyledi tam olarak anlatamam. Tamam, festival programından yola çıkıp tahminlerimi söylerim de, ne anladık bu işten? Festival alanına vardığımızda inanılmaz bir kalabalık vardı. Bilet kuyruğu üniversitenin dışına kadar gidiyordu. Biz de ön tarafta ortalığın biraz sakinleşmesini çimlere yayılarak bekledik. Girdiğimizde yanlış hatırlamıyorsam sahnede Nneka vardı. Görebildiğim ve duyabildiğim kadarıyla çok tatlıydı. Bu seneki giyimler çiçek çocuklar değildi ama olsun yine de One Love candır, umarım 2012 versiyonunda da yanıltmaz. Tarot falı vardı "Dolu Dolu Müzik" sahnesinin hemen yanında. Şu anda hatırlayamayacğım şeyler söylenen bir fal baktırdım, tanımadığım insanlarla langırt oynadım (bu sırada içimde nasıl bir langırt açlığı varmış, bunu anladım), kayboldum, bulundum, kayboldum, bulundum, yayılmaya devam ettik ve gün bitmiş meğer ki. =))





İkinci gün, bu kez diğer ekibimle yollara düştük alana gittik. Tabii ki Sade'yi kaçırdık ama Cake'den önce yetişebildik. Kendimize güzel açılı bir yer de bulduktan sonra, bütün şarkılara tek tek ve avazımız çıktığı kadar eşlik ettik, dans ettik, zıpladık. Bu noktada belirtmeden duramayacağım, Cake o kadar  içtendi ki bağrımıza basmak istedik. Sürekli esprilerle, şakalarla konserini renklendirdi. Biz de o gökkuşağının renklerinde süzüldük, durduk. Ardından Editors çıkacağından, yerimizi kaybetmemek adına sahne önünü terk etmedik, hatta ilerledik. Bu sırada "a-a! O da ne? Birileri çok yakında bir yerlerde şarkı mı söylüyor?"... Konser alanındaki tüm insanlar bir ağızdan karaoke yapmaya başladı. Çok eğlenceliydi. 
   Açıkça söylemek gerekirse, Editors sahneye ilk çıktığında performansı neredeyse çok kötüydü ve orada olmaktan hiç memnun değil gibiydi. Neyse ki sonradan açıldılar ve biz de onlarla birlikte kanat takıp uçtuk.
 Editors sahneden indikten sonra, karnımızı doyurmak ve festival alanını gezebilmek için yürüyüşe başladık. Kendimize Bomonti logolu çantalar, magnetler aldık. Yemeğimizi yedik ve "O-ooo!" Suede çıkmış bile... Kalabalık ve karanlıkta birbirimizi kaybetmeden ve yanlışlıkla birilerinin üzerine basıp öldürmeden neyse ki sahneye yaklaşabildik ama o ne kalabalık? Yaklaşabildik dediğim, bütün festival alanının yarısına kadar gelebilmişiz, önümüz insan seli. Yalnız, hakkını vermek gerek muhteşem bir sahne şovları vardı. O ışıkların kullanımı, tempoya, müziğe göre... Herkesi kendinden geçirdiler. E tabii, insan kendinden o kadar geçtikten sonra gün de bitiyor haliyle.
"Bunlar dışında acaba başka neler oldu?" sorusunun cevabına şuralardan ulaşabilirsiniz.

   One Love 2012'den güncel bilgiler vermek üzere, Efes Pilsen One Love Festival yazımızı burada sonlandırıyoruz.

P.S. Kullandığım fotoğrafların çoğu Efes Pilsen One Love Festival'in Facebook sayfasından alınmıştır.






Hiç yorum yok: