Artık Fashion's Night Out (FNO)'yu bilmeyen kalmamıştır. İlk defa 2009'da (krizi düzeltmek amacıyla ekonomiye para kazandırmak için) Vogue öncülüğünde düzenlenmiş olan bir çeşit moda kutlaması. Bu yıl 16 Eylül'de İstanbul'da da yapıldı. Yapılacağı duyurulduktan sonra beni bir heyecan aldı. Geri sayımlar mı istersiniz, bütün aileyi ayaklandırma mı istersiniz... Hatta abartıp tatile gitmekten vazgeçirmeye bile çalıştım. Ya da FNO yapılan bir yerde olabilirdik ancak öyle... Ben başarılı olamadım ama yine de tatil kendini imha etti. Günler yaklaştıkça çekirdek ailemi de aldı bir heyecan. Sonra çekirdek arkadaş çevremi derken, falan filan...
Nerede kutlayacağımıza karar vermek de ayrı bir dertti. Bol bol araştırdık, nerede ne var, nereler dahil, hangi etkinlik nerede
, nasıl diye her şeye baktık. Hatta son gün sabah sınava çalışırcasına oturdum kitapçığı inceledim. Sabah kararımı vermiştim. Kıbrıs'tan dönmeden kardeşimle anlaşmıştık beraber gideceğiz diye. Kendisine kararımı bildirdim. Aslında niyetim öncelikle Nişantaşı'na gidip ordan İstinye Park'a geçmekti ama güne geç başladığımızdan ve başka işlerimiz de olduğundan bu isteğimin gerçekleşemeyeceği de aşikardı; kaderime razı oldum.
, nasıl diye her şeye baktık. Hatta son gün sabah sınava çalışırcasına oturdum kitapçığı inceledim. Sabah kararımı vermiştim. Kıbrıs'tan dönmeden kardeşimle anlaşmıştık beraber gideceğiz diye. Kendisine kararımı bildirdim. Aslında niyetim öncelikle Nişantaşı'na gidip ordan İstinye Park'a geçmekti ama güne geç başladığımızdan ve başka işlerimiz de olduğundan bu isteğimin gerçekleşemeyeceği de aşikardı; kaderime razı oldum.
Tarih: 16 Eylül 2010
Olay: FNO İstanbul
Haliyle uyuyamadım, uyanamadım. Midemde kelebekler falan, bir heyecan aldı beni. İlk olarak Mete'ye mesaj attım "Hazırlan hemen. FNO'da İstinye'deyiz!". Mesaj bu, o da sorgulamadı zaten. Ama bin kere arayıp "ne giycem ben şimdi yaaa???" sorusunu sordu. Ne giyebilirim diye düşünmüştüm ben de bir ton, önceden ama yok, olmuyor, mümkün değil, "hell no!" şeklinde dolaşıyorum evde... Evden çıkmadan son 10 dakika içinde bir anda giyindim, hazırlandım falan. "Bugün FNO, neş'e doluyor insan, evde bir bayram havası...Hobareyy, teyy teyy!" modunda dolaşıyoruz biz evde, yolda... Takside giderken diğer ekibim (Irmak, Ali Osman ve ablası Ceren) de aradı Nişantaşı'nda mıyım diye ama cevabım "Hayır gençler, İstinye Park'ta kutluyoruz. İnceledim.". Sonra onlar da geldiler falan. Haydii, kalabalık bir grup olduk biz dolaşıyoruz ama nasıl şeniz nasıl keyifli. Gören de bayram günü luna parka, festivale falan giden çocuklar zanneder.
Çok profesyoneldim ama... Turist misali elimde bir FNO rehberi, ben önde ekibim arkada dolaşıyoruz. "Şurda bu var, haydi!" diye o mağaza senin, bu mağaza benim dolaşıyoruz. O güne özel çıkanları tabi ki ediniyoruz hemen. Mesela Penti o gün FNO İstanbul için iki çeşit çorap çıkardı. Üzerilerinde İstanbul motifleri var. Önünde fal bakılıyordu ama ekibim beni azarladı ve eğlenmeye devam ettik.